Kayıt olmanız sitemizde tam bir katılımcı olmanızı sağlayacaktır. Sitemizedeki beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, mesajlaşma sistemini kullanabilir ve daha fazlasını yapabilirsiniz.
Hafızayla ilgili işleri severim. Oyunun adından da anlaşılabileceği gibi, birazcık akılla ilgili bir senaryosu var Memoria’nın. Tür olarak adventure olmasıyla birlikte böyle bir ada sahip olması ziyadesiyle ironik. Gerçekten oyun içerisinde hafıza kullanmak çok önemli ki zaten oynadığımız oyunun türü adventure iken başka ne yapacağız? “Memoria” isimli güzide yapım, bu ay elime harika bir test sürüşü modeliyle geçti. Temmuz ayı içerisinde yaptığım kaçıncı test oldu, bilmiyorum ama ben en çok oyunların o ham hallerini sevenlerdenim. Oyunları natamam şekilde görmek, yapımcıların direkt olarak kafalarına girmek gibi gelir hep bana...
Memoria’da Prenses Sadja’nın peşinden, çok uzaklardaki Fasar diyarına gidiyoruz. Kendisi bir zamanlar Gorian Desert bölgesinde şeytani varlıklarla çarpışmış ve en tanınmış kahramanlardan birisi olarak adını duyurmuş ama zaman içerisinde unutulup gitmiş. Aradan geçen 500 yıllık sürenin ardından “Geron” isimli bir karakter, kargaya dönüştürülen kız arkadaşını yeniden insan haline bürünmesi için Sadja’nın tüm gizemini üstlenmeyi göze alıyor çünkü ancak o zaman büyüyü çözmenin gizemini öğrenebilecek. Zaten oyun da bu noktada başlıyor. Memoria’nın ilk dakikalarına ormanlık bir alanda, Geron ile başlıyoruz ve kısa süre sonra karşımıza çıkan çadır ile çadırın önünde duran kız ise aynı zamanda tutorial kısmını oluşturuyor.
Memoria tipik bir adventure oyunu ama onu farklı kılan bazı detaylar mevcut. Temelde bölümlere ayrılmış olan devasa haritaları gezerek ilerliyoruz. Benim oyunu deneyim ettiğim kadarıyla ileri ve geri tarafa doğru bayağı yürüyebiliyoruz ki genelde adventure oyunlarında böyle bir özgürlükle çok sık karşılaşmayız. Tabii ki bu özgürlüğün sebebi, aynı zamanda daha fazla kafa karıştırmak ve daha çok objeyi haritaya dağıtmak... Etrafımızda kullanılmayı bekleyen birçok eşya var ve hatta bazen bir eşyanın içerisinden çok daha fazla miktarda eşyaya ulaşabiliyoruz. Misal, bir çantayı açtınız, öyle tek bir parça düşmüyor ki bu bence harika bir şey; hem oyuncuya bol miktarda eşya deneyim etme şansı sunuyor, hem de kombinasyon olasılıklarını arttırıyor. Yani deneyimsiz oyuncuları anında kendisinden soğutacak bir özellik bu belki ama birazcık hırsınız varsa inanın Memoria sizi çok mutlu edecek. Evet, “bolca eşya var” dedik ama belirtmek lazım ki eşya kombinasyonları da bir hayli fazla. Kafayı da en fazla burada çalıştırmak gerekiyor. İki objeyi birleştirerek yeni şey üretmek, öyle 90’lar adventure’larında olduğu gibi büyük sevinç yaratmıyor bünyemizde zira çok daha karmaşık mikrolar söz konusu. Objelere ulaşmak için mouse’u ekranın altına doğru indirmemiz yetiyor ve bu sayede anında menümüz kendisini gösteriyor. Daha da önemlisi, objelerin görünüşleri açık ve net, 10 saat üzerine gelip bu neydi diye beklememiz gerekmiyor.
Tüm bu karışıklık, Memoria’nın kullandığı farklı bir özellikle yok oluyor: Objeleri parlatma. “Space” tuşuna basığımız anda içerisinde bulunduğumuz bölümde yer alan ve etkileşime geçebileceğimiz tüm noktalar beyaz beyaz parlıyor. Bu sayede haritada hiçbir noktayı atlamıyoruz ki bize sadece gerekli eşyaları bir araya getirip sonrasında kafamızı çalıştırarak doğru noktalarda kendilerini kullanmaktan başka bir şey yapmak kalmıyor. Fakat oyun bizi bu noktada da şaşırtıyor. Nasıl mı? Sahip olduğu büyü mekaniğiyle. Özellikle Geron karakterinde bulunan büyü gücü, etrafta bulunan kırılgan objeleri parçalayıp tamir etmemize olanak sunuyor ki zaten karakterimiz ilk denemesini oyunun henüz başında gerçekleştiriyor. Sistem şöyle çalışıyor: Kırılmaya müsait tüm objeleri büyüyle kırabiliyor, kırdıktan sonra farklı şekillerde kullanabiliyoruz ama her objeyi kendi başına birleştiremiyoruz ki zaten işin esprisi de burada yatıyor. Oyunun başında, önünde ufak tahtalardan yaptığı ama bir türlü ayakta tutamadığı oyuncağından muzdarip olan kıza önce bir cam kavanoz alıyor, onu kırıyor, sonra parçaları odunların üzerine koyuyor, sonra da o noktaya onarma büyüsü atıyoruz ve hooop, kavanoz içerisinde dimdik ayakta duran bir oyuncak! Bu sadece oyunun başında yer alan, anlatması en kısa süren örnek; ilerleyen bölümlerde neler yapıldığına inanmak istemezsiniz...
Bu özellik şüphesiz ki Memoria’nın en keyifli yanı ve benim gibi adventure hastalarına ilaç gibi gelecek bir yenilik. Oyun içerisinde bolca eşya bulunması da cabası. Elimdeki test versiyonu, yapımın tamamını barındırmadığı için bir şey diyemeyeceğim ama atmosfer olsun, bulmacalar olsun, bu haliyle fazlasıyla güzel gözüküyor.