Kayıt olmanız sitemizde tam bir katılımcı olmanızı sağlayacaktır. Sitemizedeki beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, mesajlaşma sistemini kullanabilir ve daha fazlasını yapabilirsiniz.
Vay canına arkadaş! Ne ara bu kadar sene geçti?! Daha dün Heroes III oynuyordum evimde. Döneminde birçok insanın grafikleriyle gurur duyup “Bundan daha iyisi çıkmaz abi!” dediği zamanlarda, ben de bu lafı Heroes III’ün oyun yapısı için söylüyordum. Aradan geçen birkaç yıldan sonra gelen Heroes IV, inancımın karşılığı gibiydi adeta, “Bundan daha kötüsünü yapamazlar.” dediğimi hatırlıyorum. Devamında gelen Heroes V ise kimileri tarafından beğenildi, kimileri tarafından bir köşeye atıldı. Peki ya Heroes VI? İşte bunun cevabı şimdilik bende saklı.
Kötülük Oyuna başladığımız anda karşımıza çıkan demo, genel senaryoyu şöyle bir anlatıyor zaten. Malum, yine o güzelim topraklarımızı kötülük sarmış durumda. Fakat bu seferki herkesi ele geçirerek ilerliyor. Oyunun senaryo moduna girdiğimizdeyse demodan birazcık daha uzaklaşıyoruz zira ilk olarak Demon, yani oyun içi lisanıyla Inferno’nun ve Orc’ların bir anlaşma yaptıklarına tanık oluyoruz. Bütün bu olayların ortasındaysa Duke Slave olarak boy gösteriyor ve Orc’lara yardım ediyoruz. Duke Gerhart himayesinde bulunan Haven birlikleriyse bizimle aynı düşünmüyor ve baş meleklerden birisi olan Uriel gelinceye kadar neredeyse iç savaşa kadar uzanan bir senaryoyu ilk iki bölümde deneyim ediyoruz. Sonrasıysa harika hazırlanmış ve birbiri içerisine girmiş senaryo örgüsüne kalıyor. Sırasıyla Tutorial, Necropolis, Haven, Sanctuary, Inferno ve Stronghold kaleleriyle oynadığımız Campaign modu ziyadesiyle güzel tasarlanmış.
Gelelim oyunun içerisine... Yaptığım beta testini de işin içine katarak siz sevgili buyur-indir ziyaretçileri için her yerini mıncıkladım Heroes VI’nın. Oyuna baktığımızda gözümüze ilk çarpan şey, kaynak sayısının dörde inmiş olması. Beta testinden sonra bu sayının arttırılacağı dedikodularına inananlar için üzücü ama oyun yapısı için sevindirici bir haber. Kaynak sayısının azalması ilk başta kötü gibi gözükebilir ama oyun içinde kurulan dinamik hiç de böyle demiyor. Misal ikinci bir taş madeni, çok hızlı “rush” yapabilmemizi sağlıyor. Evet, rush dedim; çünkü normal ihtimallerle binaları öyle “hop” diye yapma durumu artık fazlasıyla ortadan kalkmış. Ünitelerimizse üç “tier”e ayrılmış durumda. Kalelerde bulunan ilk üç yaratık Core, devamında gelen üçü Elite ve son olarak bir de Champion olarak bölünmüş ve anlayacağınız yine yedi farklı seviye yaratık bulunuyor. Pek tabii ki biz Heroes severlerin fazlasıyla önem verdiği upgrade özelliği de unutulmamış ve her üniteye bir adet upgrade verilmiş.
Değişikliklerden bir diğeriyse direkt olarak “hero” üzerinde olmuş. Artık seviye atladığımız zaman almak istediğimiz yetenekleri kendimiz seçiyoruz. Yani Heroes III’teki gibi bir anda karşımıza çıkan ikili ihtimalden bir tanesine gitmek zorunda değiliz. Yeteneklerse fazlasıyla geniş ama beta testindeki bazı yeteneklerin kaybolduğuna ve yerlerine yenilerinin getirildiğine şahit oldum. Her seviye bir puan demek ve yeni yetenekler her beş seviyede bir açılıyor. Yani “implosion” atmak için en aşağı 15. seviye büyücü olmanız gerekiyor.
Yeni Heroes Hem senaryosu, hem de oyun yapısıyla tamamen yeni bir oyun gördüm karşımda. Heroes III’ten beri yakalanamayan o yenilik duygusunu sonunda Heroes VI ile hissettim. “Heroes III mü, yoksa Heroes VI mi?” diye sorarsanız, “Önce bir - iki eklenti görelim de sonra bu konuyu konuşalım.” derim. Fakat serinin üçüncü oyununa en çok yaklaşan oyunun bu olduğu da yadsınamaz bir gerçek.