İkinci Dünya Savaşı, sanıyorum başta FPS oyunları olmak üzere, sektörün bugünkü şeklini almasında muazzam rol oynamış ender temalardan birisidir. Bildiğiniz üzere 1945 yılında savaşın sonlanması ile başlayan Soğuk Savaş dönemi, kimileri için 1989 kimileri için de 1991 yılında tamamen bitmişti. Fakat Amerikan propagandası da işte tam bu dönemde ayyuka çıkmaya başlamıştı. Hemen her alanda kendisini ön plana çıkaran Amerika, pek tabii oyun sektöründe de kendisini göstermiştir. Üstelik İkinci Dünya Savaşı, sadece oyun değil, sinema sektöründe de ziyadesiyle görünür hale gelmişti. The Thin Red Line, Pearl Harbor ve Saving Private Ryan gibi filmler, bu propagandanın görünür hallerinden sadece birkaç tanesidir. Özellikle Call of Duty oyun serisi ile birlikte, başta İkinci Dünya Savaşı, akabinde de Amerika’nın siyasi çıkarlarını gözeten “War on Terror” dönemi oyunları deneyim ettik. Durum bugün de çok farklı değil. Elbette özellikle Avrupa haritalarını bugünkü haline getiren savaş hakkında pek tabii eskisi kadar olmasa da illa yeni üretimler yapılacaktı. İlk oyununu 2006 ikincisini de 2013 tarihlerinde deneyim ettiğimiz Company of Heroes serisi de konuya RTS tarafından yaklaşan, hem temayı çok iyi kullanan hem de oyun mekanikleri açısından birçok yeniliği beraberinde getiren bir isim olması açısından ziyadesiyle önemlidir. Uzun süredir kendisinden haber alamadığımız yapım, Temmuz ayında üçüncü oyunun erken Alfası ile karşımıza çıktı. Pek tabii ben de görür görmez yapıştım! Hem dönemi hem de seriyi seven birisi olarak yapabileceğim pek bir şey yoktu…

Kahramanlar kumpanyası

Özellikle döneminde Band of Brothers izleyenler için bu oyunun yeri bambaşkadır. Zaten İkinci Dünya Savaşı dönemi ile alakalı iseniz deminden beri saydığım isimlerin hepsini biliyorsunuz demektir. Eğer konuya olan ilginiz yeni yeni yeşeriyorsa o zaman vakit kaybetmeden bahsettiğim filmlere ve diziye bir bakın derim. Efendim CoH piyasaya çıktığı gün itibari ile sektörde bir anlamda yerinde sayan ve yıllardır kendisini geliştirmeyi başaramayan, hantal, “topla - üret ve savaş” mekaniğine yepyeni bir şekilde yaklaşmayı başarmış, Warhammer 40K Dawn of War oyunları ile birlikte muazzam bir makro / mikro yönetim şekli getirmişti. Bu sistem sayesinde harita üzerinde üstünlük kurmanın ve bir kaynak noktası için yapılan çatışmanın değeri çok ama çok artmıştı. Özellikle WH ve CoH oyunları ile RTS türüne yeni bir soluk getirmeyi başaran Relic, özellikle kendi açtığı yolda bir anlamda zirve olmasından ve RTS deneyiminin son on yıl içerisinde MOBA’ya dönüşmesinden dolayı sanıyorum tür için çok fazla uğraşa girmemeyi tercih etti. Nitekim onların da bir sınırı varmış ki üçüncü oyunun erken alfa test ile karşınıza çıkabildim… Konuşacak çok fazla şey söz konusu ama erken alfa aşamasında olmasından dolayı bazı detaylara da girmenin çok doğru olmadığını düşünüyorum. Bu sebepten elden geldiği kadarı ile yeni ve göze çarpan yeniliklerden bahsetmeye çalışacağım.



Yeni oyun ile birlikte karşımıza çıkan en büyük değişiklik, şüphesiz oyunun 4X strateji ve RTS unsurlarını bir arada sunması olacak. Açıkçası bu birliktelik üzerine ben de çok düşündüm. Her ne kadar arada derede kullanan bazı oyunlar olsa da CoH kadar epik kalibrede bir yapım ile karşılaşmamıştım. RTS haritamız, özellikle Civilization deneyim edenlerin bileceği üzere, farklı birimlerin ve binaların yer aldığı, herkesin farklı etkinliklere girebileceği sıra tabanlı bir yapı sunuyor. Bu ekran üzerinde yapılabilecek birçok üretim ve hareket zinciri olduğu gibi, aynı zamanda farklı şekillerde saldırılar da yapılabiliyor. İşin en güzel kısmıysa ana harita üzerinden gerçekleştirilen tüm olayların, direk olarak RTS haritasına etki ediyor olması. Ana harita üzerinde tüm oyun haritasını görebiliyor olmak, düşman hareketlerini hesaplamak ve RTS moduna geçmeden önce nasıl bir yol izleyeceğimizi önceden belirlemek kesinlikle halihazırda alıştığımız CoH deneyimine büyük bir derinlik katmış.

Eski yeni

Tabii eklenmesi gereken daha fazla detay olduğunu düşündüğümü de belirtmek isterim. RTS ekranına geçtiğimizdeyse aslında çok da yabancı olmadığımız, hatta biraz “fazla” tanıdık bir oyun ile karşılaşıyoruz. İnsan gücü, mühimmat ve benzinden oluşan kaynak sisteminin yanı sıra, aynı zamanda belirli bir limit içerisinde birim üretebiliyoruz. Kurduğumuz farklı binalar sayesinde, farklı birimlere ulaşıyoruz. Kullanılabilen birimler ve silahlar yine eski yapımlarda olduğu gibi bir hayli fazla. Farklı silahların oyuna olan farklı etkileri ise cabası. Zırhlı birimler deneyim edebildiğim kadarı ile yine fark yaratıyor ama mevzide olmayan askerleri halen kısa sürede yok edemiyorlar. Eski oyunlarda makineli tüfek ateşinin “yetersiz” gücünden çok şikayet ederdim; öyle görünüyor ki bu mantık devam edecek… Özellikle atılan yüksek patlayıcı (HE) bombaların ağır zırhlı birimlere gereksiz hasar vermesinin de umarım bir an evvel önüne geçilir. Onun haricinde asker birimlerinde gözle görülür bir değişim olduğu aşikar. Animasyonlar ve birliklerin bir arada gidip mevzilere yayılma hali gerçekten de bir hayli gerçekçi ve etkileyici. Savaşlar esnasında oyunu durdurabiliyor olmak da bir diğer yenilik. Özellikle neyin nerede olduğunu anlamanın aşırı zorlaştığı bu tarz bir oyunda, “pause” edip farklı birimlere | 17 farklı komutlar verebilmek, işleri çok ama çok kolaylaştırıyor.



Daha önceki CoH oyunlarında da bulunan, düşmana yandan saldırıp pozisyonundan etme mantığının (flank) bu oyunda da net bir şekilde kendisine yer bulduğunu söyleyebilirim. Bu sebepten oyunu durdurup her birime ayrı ayrı komut vererek işleri çok daha kolay bir hale getirmek işten bile değil. Bu arada durdurma opsiyonun multiplayerda olmadığını belirtmek isterim. Yani zaten öyle bir şey olsa sanıyorum kimse oynamazdı… Relic’ten gelen açıklamaya göreyse CoH 3 kendisine has bir sandbox oyun deneyimi sunacak. Bu da tekdüze bir görev deneyimi yerine, kendi içerisinde birçok farklı olaya sahne olan, daldığımız her görevde birçok farklı etkileşime girebileceğimiz haritalar anlamına geliyor. Açıkçası alfa esnasında sadece Akdeniz bölümünü deneyim edebildik ama bu bile görece yeterli geldi. Eski bir oyunu, yenilenmiş grafikler ve içerisine serpiştirilmiş bolca yeni fikir ile tekrardan oynamak gerçekten eğlenceliydi. Umarım beta aşamasında birçok sorunun ortadan kalktığı bir oyun deneyim eder ve uzun süredir hasret kaldığımız CoH ve RTS temasını doya doya tüketebileceğimiz bir yapım ile karşılaşırız.