Guitar Hero’da “Expert” zorluk seviyesinde birçok şarkıyı çalarım, onu söyleyeyim. Beş tane renkli tuşa basmak bir yere kadar zor bana sorarsanız. (Çok hızlı parçalarda parmaklarım dolama oluyor ama uğraşsam olur!)
Bu şahane yeteneğim (!) dışında gitar çalmakla ilgili tek yaptığım şey, ortaokul yıllarında annemin akustik gitarını (Annemin gitarının olması...) elime alıp bir şeyler çalıyormuş gibi yapmaktı.
Hiç böyle bir şey olmadığı gibi, Rocksmith bana gerçek bir gitarı çalmanın ne kadar kazık olduğunu göstermiş oldu. Düşünün, altı tane tel, bir ton perde... Elimi kolumu nereye koyacağımı şaşırdım. Bir de elektrogitar ağırmış, boynumda asılı 10 ton alet! Daraldım, çekilin!
Meşhur melodiler
Rocksmith’in bir iddiası var: “Eğer bu oyunda bir parçayı çalarsanız, onu gerçekte de çalabilirsiniz.” Bu çok doğru bir tespit lakin bunu başarmak gerçekten zor.
Oyun “Journey” adındaki moduyla sizi basit notalarla baş başa bırakıyor önce, ardından başarınıza göre parçaları zorlaştırarak sizi bir üst seviyeye taşıyor. Nota bilmeden, görmeden bile gitar çalabilmenizi sağlıyor Rocksmith lakin bunun için gerçekten sabırlı olmalısınız.
İlk aşamada gitarınızın akordu gerçekleştiriliyor ve ardından Journey moduna adım atıyorsunuz. Teller farklı renklerle gösteriliyor. En üstteki tel kırmızı, bir alttaki sarı, sonra mavi diye gidiyor. Aynen Guitar Hero’daki gibi, ilgili renge denk gelen bir nota telle buluştuğunda, o perdeye gelip o tele bir pena vuruşu yapmanız gerekiyor. Buradaki zorluk şu şekilde: Yeni gitar çalmaya başlayan arkadaşları gözlemlemişsinizdir; hiçbiri enstrümanı çalarlarken suratınıza bakmazlar. Ya perdelere bakar ya da penayı vurduğu bölgeye. Peki, Rocksmith ne yapmamızı istiyor? “Önce bana, ekrana bakacaksın; orada başarabilirsen tellere de bakarsın!” diyor. Tabii ki hiçbir şekilde ekrandan gözünüzü ayıramadığınız için de hiçbir şekilde tellere bakmadan, ancak elinizle hissederek penayı nereye, nasıl vuracağınızı anlıyorsunuz. Sevindirici haberse şu ki oyunu oynadıkça buna alışıyorsunuz. Sonra bir bakıyorsunuz, gitara hiç bakmadan, eliniz otomatik olarak telleri ve perdeleri buluyor! Buradaki keyif gerçekten inanılmaz çünkü Guitar Hero’da plastik, sahte bir gitarı çözmekten çok ötesini başarmış oluyorsunuz; gerçekten gitar çalıyorsunuz ey buyur-indir takipçileri
Oyunda bulunan parçalar arasında neler olduğundan da bahsedeyim biraz. Mesela Franz Ferdinand’dan Take Me Out var. Lenny Kravitz, Are You Gonna Go My Way diyor. “Gonna keep on tryin’ till I reach the highest ground.” diyen bir adet Red Hot Chili Peppers bulunmakta. Pixies, Where Is My Mind ile bizi Fight Club havasına büründürüyor, Blur, Song 2 ile coşturuyor, Sweet Home Alabama, Lynyrd Skynrd adındaki sessiz harf sevmeyen müzisyen dostumuzla hayat buluyor. Anlayacağınız oyundaki müzikler çok sağlam lakin bunları çalacak sabra sahip misiniz, ondan emin değilim zira oyun bir noktadan sonra gerçekten zorlaşıyor. Öyle Guitar Hero’nun Expert zorluğu gibi değil, gerçekten zaman zaman hiçbir notayı tutturamadan parçayı tamamlayabiliyorsunuz. Bu vakitten sonra gitar çalan herkese saygım %110 oranında arttı, belirteyim.
Online multiplayer olanağı bulunmayan oyunun tek eksiği bence bu yönde, başka da bir eksikliğini göremedim. Şayet ki oyunu bir başka ritim oyunu olarak görürseniz, hiçbir zevk alamazsınız ama Rocksmith’i “Size gitar çalmayı öğreten bir yapım.” olarak değerlendirirseniz, piyasada daha iyisini bulabileceğinizi sanmıyorum.