Kayıt olmanız sitemizde tam bir katılımcı olmanızı sağlayacaktır. Sitemizedeki beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, mesajlaşma sistemini kullanabilir ve daha fazlasını yapabilirsiniz.
Mario oynarken deliren o küçük kız ne yapıyordur acaba şimdi? Bir dönem ruh ikizim olarak görmüştüm kendisini çünkü PlayStation 2’de ilk kez tanıştığım R-Type Final ile ben de benzer delirmeler içine girmiş, 6 aylık rehabilitasyon sonrası kendime gelebilmiştim. Sene oldu 2021, değişen bir şey olmadı. Eşim Switch’de Mario ile delirmeye devam ediyor, ben de R-Type Final 2’de ecel terleri döküyorum.
Zor oyunların dönemi unutulmaya başlamışken Soulslike’lar girdi hayatımıza ve zor bir oyunun aslında ne kadar doyurucu olduğunu hatırlamış olduk. Shoot’em Up’ların altın döneminde yüksek zorluk olmazsa olmazdı, kimseler de şikayet etmezdi (mutluluk oranı arşa değen atari salonu sahiplerini saymıyorum bile). İlk kez 1987 yılında sahneye çıkan R-Type serisi ise kendine has pek çok özelliği ile rakiplerinin arasından sıyrılmayı bilmişti. En dikkat çeken özelliği ‘’Force’’ isimli yeteneğimizdi. Ekstra bir silah olan Force, aracımızdan bağımsız olarak ekranda belirip düşmana ateş ediyordu. Kendisine temas ettiğimizde ise aracımıza takılıp farklı saldırılar kazandırıyordu uzay gemimize.
İki boyutlu bir aksiyona getirdiği derinlik şaşırtıcıydı, Force oyuncuya deneysel takılma izni veriyordu. Dönemine göre pek leziz olan bu özellik R-Type Final 2’de de bizimle elbette. İstediğimiz zaman gövdemizden ayırıp kendi başına takılmasına izin verebilir, sıkıştığınızda gene bir uzvunuza dönüştürebilirsiniz. İşin zorluk seviyesinde de durum pek değişik değil, nostalji kokan sinir harplerine hazır olmanız gerekiyor. En ufak bir temasla yok oluyor, kontrol noktasına ulaşamadıysanız en baştan başlıyorsunuz.
Ayrıca sadece üç hakkınız var oyunun başında. Normal zorluk seviyesinde bile size pis pis bakan bir oyun bu. Ben kasamam, daha rahat olsun her şey diyenler bir düşük zorluk seviyesi olan Kids’e geçebilirler ama yapımcının bu seviyeye koyduğu isim bile sizinle alay ediyor adeta. O yüzden azıcık sabredip oyunun zorluk eğrisine alışın, 1-2 saat içinde daha rahat bir pilota dönüşeceksiniz zaten. R-Type Final 2 görsel olarak çağa ayak uyduruyor; üç boyutlu arka planlar eşliğinde 2D bir aksiyona atıyor bizi oyun.
Ancak ilginç dizayn ve tasarım tercihleri karşımıza çıkınca şöyle bir duruyoruz. Ben durdum en azından. Serideki o sıkı uzaylı düşmanların yerini garip bitkiler ve uzay araçları almış durumda. Uzayda bu kadar bitkinin ne işi var ey yapımcı kardeş? Sanki Poison Ivy tasarlamış koca oyunu. Tamam, kılıf hazır aslında. Savaş sonrası dönemde düşmandan arta kalanları temizliyoruz oyunda ama kala kala bitki ve kendisine çarpmamızı bekleyen boş konteynerler mi kaldı? Serinin ikonik düşmanlarını da ara ara görüyoruz ancak onlar da dizayn tercihlerine kurban gidiyorlar. Normal zorlukta bize sadece bakarak ateş kusan düşmanımız, bir üst seviyede yuvasından çıkıp saldırır hale geliyor.
R-Type Final 2’nin bir diğer kusuru ise gereksiz patlak ışık efektleri yüzünden sağdan soldan yağan saldırıları görememeniz ve ölmeniz. Yahu zaten tek bir temasla ölüyoruz, işimiz zor gayet. Canınıza biraz daha ot tıkamak istiyoruz işte, sizi 80’lere götürmek istiyoruz diyor yapımcı Granzella. R-Type Final 2 biraz olmuş, biraz olmamış bir oyun.
Eskinin ruhunu güzelce yakalıyor, acımasız ve sürekli dikkatimizi istiyor. Bunu istiyor ama kendisi çamura yatıyor ve garip dizayn hataları ile elimizde bile olmayan ölmelere yol açıyor. Yaratık tasarımları da tam anlamıyla hayal kırıklığı. Gene de serinin ömrüne tanık olan antik bir oyuncuysanız veya bu tarzda pek oyun bulamıyorum diyorsanız bu eski dosta kötü huylarına rağmen bir selam çakabilirsiniz.