Kayıt olmanız sitemizde tam bir katılımcı olmanızı sağlayacaktır. Sitemizedeki beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, mesajlaşma sistemini kullanabilir ve daha fazlasını yapabilirsiniz.
Şu aralar serinlemek için çeşitli aktiviteler yapmaktasınız biliyorum. Bizim için de yapın. Çünkü koşturmadan vakit bulamıyoruz. Üzerine kesat geçen bir oyun ayıyla boğuşmak durumundayız. Her yaz Temmuz-Ağustos aylarında, oyun sektöründe bir durgunluk olur. İşte tam bu aralarda ufak firmalardan, çok iddiası olmayan, oyuncuları az biraz olsun oyalayacak oyunlar gelir. Tainted Grail de işte böyle bir oyun.
Awaken Realms Digital tarafından geliştirilen Tainted Grail: Conquest, bir tür deste oluşturma oyunu. Roguelite mekanikleri üzerine inşa edilmiş ve az da olsa RYO ögeleri barındırıyor. Arthurian efsanelerini andıran ama ondan daha karanlık bir diyarda, topraklarımızı egemenliği altına almış Wyrdness isimli bir kötülüğe karşı mücadele vermemiz gerekiyor.
Ortalık öyle karışmış ki hikayenin daha başında nerede olduğumuz, neden burada olduğumuzu anlayamıyoruz. Roguelite elementlerin sunduğu kadarıyla oyunda ilerleyip bulunduğumuz araf benzeri yerden çıkmaya ve Wyrdness’in arkasındaki Guardians adı verilen varlıkları yok etmemiz isteniyor. Ölümle yaptığımız bir anlaşma sayesinde de, ne kadar ölürsek ölelim tekrar dirilip mücadelemize devam etmemiz gerekiyor.
Tainted Grail’e başladığınızda ufak bir kasabada olduğunuzu göreceksiniz. Yol boyunca tanışacağınız NPCler sayesinde, kasabayı şenlendirmek de sizin elinizde. Demirci, meşale yapımcısı, şifacı gibi karakterleri toplayıp yolculuğumuzda bize yardımcı olacak elemanları bir araya getiriyoruz. Bu karakterleri bir kere bulmanız yeterli. Hangi karakterle oyuna girdiğiniz ya da kaç kere öldüğünüzün bir önemi olmuyor. Roguelite türünün olayı zaten Roguelike dediğimiz, bize saç baş yoldurtan, psikolojimizi bozan ama oynarken sapkın bir zevk aldığımız türe göre daha çıtır bir zorluğa sahip olması. İlk birkaç saatin ardından oyundaki mekanikleri iyicene anlıyor ve edindiğimiz tecrübe sayesinde de düşmanlarımızı çekirdek çitler gibi ayıklıyoruz.
Tainted Grail, oynanabilir dokuz adet sınıf sunuyor. Ancak en başında hepsi birden açık değil. Her yolculuğunuzun ardından (Yani karakterinizin ölümünün ardından), yaptıklarınıza yönelik ödüle boğuluyor ve seviye almaya başlıyorsunuz. Her seviyede de yeni bir sınıf açılıyor. Oyuna Wyrdhunter isimli bir sınıfla başlanıyor. Kendisinin pek iddiası yok. Zaten ilk 10-15 dakika içerisinde tertemiz ölüyorsunuz. Sonrasında gelen Summoner sayesinde, oyuna hükmetmeye başlıyorsunuz. Zaten gerisi hızlı bir şekilde gelişiyor.
Her sınıfın kendine ait özel becerileri, saldırı tipleri ve pasif özellikleri var. Elde edeceğiniz yeni kartlar, silahınıza ve zırhınıza iliştireceğiniz yeni rün taşları sayesinde bir sinerji yaratmanız gerekiyor. Bu sayede ilk başlarda çok zor gelen dövüşler, sonrasında yerini rahatlığa bırakıyor ve oyunu daha fazla araştırmanız için alan sağlıyor. Tainted Grail: Conquest, aslında bu yılın sonlarına doğru çıkması beklenen Tainted Grail: The Fall of Avalon’un öncüsü. Oyunculara bu diyarı tanıştırmak için Conquest önden bize merhaba diyor.
Öte yandan Tainted Grail, öyle aman aman bir oyun değil. Baştan sona şahane bir seslendirme yapmışlar. Ona hiç lafım yok. Ancak müzikler bir noktadan sonra tekrara düşüyor ve oyunu da tekrar tekrar oynadığınız için kulak tırmalamaya başlıyor. Eh, görsellik açısından da birkaç yıl geriden geldiğini kabul etmek gerek. Canavar modellemeleri fazlasıyla orijinal olmasına karşın, görsellik konusunda albenisi bulunmuyor.