Kayıt olmanız sitemizde tam bir katılımcı olmanızı sağlayacaktır. Sitemizedeki beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, mesajlaşma sistemini kullanabilir ve daha fazlasını yapabilirsiniz.
Dünya artık eskisi gibi değil, her gün biraz daha çok değişiyor, hatta değişim o kadar hızlı ki çoğumuz farkına bile varmadan yaşamaya devam ediyoruz. Farkına varmaya başlayanlar içinse değişim, durumu açıklayabilecek en iyimser sözcük zira dünyamız ölüyor. Ölümü suda hissedebilirsiniz, toprakta ve havada da... Artık hiç umut kalmadı çünkü geriye dönemeyecek kadar ileri gitmişiz. Bunun yüzdendir ki devletlerin üzerindeki şirketler, paranın gücünü kullanarak yeni yaşam yerleri, yeni para kaynakları aramaya başladı. NEVEC’i bilirsiniz, dünya benzeri gezegenlerin ne pahasına olursa olsun kolonileştirilmesini savunur. Yeni gezegenlere yeni dünyalar inşa edeceğini, bizlere yeni bir şans vereceğini söylüyor. Bunu yaparken de o gezegenlerin ev sahiplerine pek dost canlısı davranmayacağı kulaktan kulağa dolaşıyor. İnsanlık yeni bir dünyanın keşfine hazır mı, yoksa Amerika’nın keşfinde olduğu gibisadece görünüşleri bizlerden farklı diye yerlilerin her şeyleri üzerinde hak mı iddia edeceğiz? Bilmiyorum aslında, önemsemiyorum da, ben E.D.N. III’e sadece para kazanmak için gidiyorum. Varsın tarih bizlerden “kahramanlar” diye bahsederken, başkaları “katiller” desin; ben sadece para için bu tarihe tanıklık edeceğim.
Böyle bir iç muhasebesinin ardından E.D.N III’te kendini bulan karakterimiz Jim Peyton, ilk iki oyunun da öncesine, E.D.N III’ün kolonileştirilmesi sürecine götürüyor bizleri. Dünyadaki kaynakların tükenmeye başlaması, üzerinde yaşayabilecekleri ve kaynaklarını kullanabilecekleri yeni yerler aramaya itiyor insanları. Bunun üzerine başlayan araştırmalar sonucunda dünyamıza benzeyen, kaynak bakımından kullanılmaya değer bir gezegen bulunuyor; hatta bu gezegen, dünyamızın yaşamış olduğu buzul çağına benzer bir dönemden geçiyor. NEVEC de buranın kaynaklarını kullanmak amacıyla kolonileşme sürecini başlatıyor. Hava sıcaklığının sıfırın üstüne bir an bile çıkmadığı bu gezegende insanlar, hayatta kalabilmek için her şeyden önce ısıya ihtiyaç duyuyor, ısı depolayabilen giysilerle bu sorunun üstesinden gelmeye çalışıyorlar. Isının devamlılığı sağlayabilmek için de yeraltındaki madenlerden ve Akridler’in, gezegenin yerlilerinin ölülerinden faydalanıyorlar. Bu da bardağı taşıran son damla oluyor ki işler iyiden iyiye kızışmaya başlıyor. Buradan sonrasını yeni oyunun bizlerle buluşmasıyla öğreneceğiz, daha da sonrasını ise ilk iki oyunu oynayarak öğrenebilirsiniz.
İlk iki oyunun yapımcı koltuğunda oturan Capcom, bu sefer yerini Spark Unlimited’a devrediyor. Bunun sebebinin firmanın batılılaşma politikası olduğu biliniyor. Oyunun adı pek duyulmamış bir yapımcıya emanet edilmesi, serinin pek çok hayranı tarafından tereddütle karşılandı. Bu tereddüdün önüne geçmek için de yapımcı firma oyun hakkında birçok bilgi kırıntısını bizlerle paylaşıyor. Yayınlanan oyun içi videolardan, eski oyunlardaki odunsu animasyonların ve saçma sapan tepkilerin artık olmadığını görebiliyoruz. Karakterimiz artık aksiyona daha iyi uyum sağlıyor, daha seri hareket ediyor. Size doğru hamle yapan yaratıklardan son anda takla atarak kaçabilir, hareketini tamamlayana kadar savunmasız olan düşmanınıza mermilerinizi yağdırabilirsiniz. Oynanışa etki eden bir diğer özellikse Gears of War benzeri bir siper sisteminin kullanılmaya başlanmış olması. Bu sistem sayesinde irili ufaklı birçok yaratıkla mücadele ederken avantaj elde edebiliyorsunuz. Yine de tek bir sipere sığınıp yaratıkları temizlemeyi beklemektense hareket halinde olmak yaşama sürenizi arttıracaktır. Yaratık demişken, irili ufaklı Akrid çeşitliliğinin de arttığını görebiliyoruz. Yeni Akridler’in ve boss’ların da eskisi gibi özenle tasarlanmış olduğunu söyleyebiliriz. Sadece tasarımla kalmayan özelleştirme, yaratıkların tepkilerine de yansımış gözüküyor. Yapay zekâ sorunları olmazsa oldukça tatmin edici mücadeleler yaşayacağız. Bu mücadelelerde ne yazık ki E.D.N III’teki en güçlü silahımız Vital Suit’leri kullanamayacağız. Yine de karalar bağlamaya gerek yok çünkü Vital Suit’lerin atası olarak düşünebileceğimiz kaynak toplamak için özelleştirilmiş, “Rig” isimli mekanik devler kullanımımıza hazır olacak; hatta karakterimiz Jim de bu mekanik devlerin pilotu olarak çalışıyor. Serinin diğer oyunlarının aksine Rig’i kullanırken kamera açımız üçüncü şahıstan birinci şahsa dönüyor. Birinci şahıs kamerasıyla E.D.N III’te olmak, buzul çağının soğuğunu odanıza kadar getirecek. Havanın ne kadar soğuk olduğunu anlamak için yapmanız tek gereken şeyse Rig’in ısı göstergesine bir göz atmak ve bunu sık sık yapmak. Değişken çevre koşullarına sahip olan yeni oyunda yaşam ile ölüm arasındaki fark, kar fırtınalarına yakalanmak kadar ince olacakmış. Rig’in ısı göstergesi ani düşüşlerle bu konuda bizi uyaracak ve sığınak aramak için fırsatımız olacak. Sığınaklarda misafirperver bir ateş bulamayacağınızdan giysinizin soğuk nedeniyle azalan termal enerjisinin yanında en azından sağlık puanlarınızı korumak isteyeceksiniz. Fırtınalarda bu kadar zor bir durumda kalmamak için termal enerjiyi depolamak da isteyebilirsiniz. İşte tam bu noktada devreye yan görevler giriyor. Bu görevlerde daha çok kapalı alanlara yolculuk edecek, terk edilmiş istasyonlardan, mağaralara kadar çeşitli ortamlarda bulunabileceğiz. Akridler’i öldürerek onların termal enerjilerini kullanabileceğimiz gibi, eski istasyonlardan da dolum yapabileceğiz. Depoladığımız her enerji kırıntısı, çevremizdeki Akridler için daha görülür bir hedef olmamıza neden olacak ve üzerimize saldıran yaratıkların sayısı artacak. Kapalı alanlardaki Akridler’in daha küçük boyutlu olacağına ve çoğunlukla tek bir darbeyle öldürülebileceğine sevinmemek gerek çünkü bu küçük yaratıklar sayıca üstünlük kurdukları zaman oldukça tehlikeli olacaklar. Böyle zamanlarda kullanıcı dostu bir HUD hayat kurtaracağından HUD ekranı yenilenmiş. Dead Space serisinde olduğu gibi, karakterimizin sağlık durumunu zırhının üzerindeki göstergeden takip edeceğiz. Termal enerjiye ve silaha dair bilgiler ekranın sağ alt tarafında, radar da ekranın sağ üst tarafta bulunacak. Ekranın sol tarafının göstergelerden arındırılmış olduğunu görüyor ve bunun sebebini karakterimiz koşmaya başlandığında fark ediyoruz. Aksiyon sahnelerinin dışında karakterimiz koşarken ekranın sol alt köşesine gelerek görüş açısını genişletiyor, aksiyon başlar başlamaz da ekranın ortasında yerini alıyor.
Grafiksel anlamda da gelişme gösteren oyun çağa ayak uyduran grafiklerle bizlerle buluşuyor. Çevre detaylarının grafiksel olarak doyurucu olmasına rağmen yaratıkların ve karakterlerin son bir makyaja ihtiyacının olduğu görülüyor. İlk iki oyunla gerçek potansiyelini gösterememiş bir seri olduğunu düşündüğüm Lost Planet’ın bu oyununun da güzel olduğunu düşünüyorum.