Kayıt olmanız sitemizde tam bir katılımcı olmanızı sağlayacaktır. Sitemizedeki beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, mesajlaşma sistemini kullanabilir ve daha fazlasını yapabilirsiniz.
Eğer Japon aksiyon oyunlarını sevenlerdenseniz Devil May Cry V ve Sekiro: Shadows Die Twice gibi iki önemli yapımı bizlere hediye edecek olan Mart ayını sanıyorum iple çekiyorsunuzdur. Ben de aynen bu durumdayım. Hem de Souls serisine bir türlü ısınamamış olmama rağmen. Çünkü Sekiro: Shadows Die Twice, Souls serisini sevmeyenlerin de gönlünde taht kurmaya geliyor!
Sekiro: Shadows Die Twice, aslına bakarsanız Souls serisinin veliahdı olsa da, birçok yönüyle Souls serisinden ayrılan bir yapım. Özellikle oynanış konusunda ciddi farklılıklar söz konusu. Bu değişiklikler genel olarak oyunun atmosferini ve takma adı “Sekiro” olan, isimsiz bir shinobi olan karakterimize uygun olarak yapılmış. Bana sorarsanız bu değişikliklerden en önemli olanı karakterimizin bir adet kancaya sahip olması. Bu kanca sayesinde yükseklerdeki ağaçlara, çatılara çıkabiliyoruz. Bu, hem dövüşler sırasında hem de haritada ilerlerken ciddi anlamda özgürlük sağlıyor. Tabii ki bu kanca ile beraber oyunun ilerleyiş şekli de değişmiş. Souls oyunlarında bildiğiniz üzere labirent benzeri bir harita yapısı vardır.
Dönüp dolaşıp hemen hemen aynı yerlere çıkarsınız. Sekiro’da ise haritanın farklı bölümlerine ilerlemeye çalışıyor, bulunduğumuz haritadaki görevimizi tamamladıktan sonra ise o haritadan ayrılıp bambaşka bir haritada yolumuza devam ediyoruz. Ayrıca oyuncuyu daha ofansif davranmaya iten bir oyun yapısı da Sekiro’da karşımıza çıkıyor. Dövüşler sırasında hem bizim, hem de rakiplerimizin kondisyon benzeri bir savunma barı bulunuyor. Rakipleriniz ataklarını kılıcınızla her blokladığınızda bu bar doluyor ve 3-4 blok sonrasında tamamen dolduğundaysa kılıcınızla savunma yapamıyor ve saldırılara açık bir hale geliyorsunuz. Tabii aynı durum rakipleriniz için de geçerli. Bu bar dolduktan sonra rakiplerinizi kolaylıkla tek hamlede öldürebiliyorsunuz. Ayrıca oyunda ofansif bir savunma yöntemi de bulunuyor. Rakibiniz size saldırdığı rakibinize yakın olacak şekilde saldırıdan kaçıp, savunmasız hale gelen rakibinize ciddi hasarlar verebiliyorsunuz. Ancak ödülü büyük olan bu mekaniğin, cezası da oldukça büyük. Yanlış zamanda yapılmış bir saldırıyı, ölüm fermanınızı imzalamakla eş tutabilirsiniz.
Ölüm Sekiro bildiğiniz üzere bir FromSoftware yapımı. Bunun ne anlama geldiğini hepimiz çok iyi biliyoruz: Sekiro oynadığımız sürece defalarca kez öleceğiz! Bu noktada da farklı bir mekanik devreye giriyor. Öldükten sonra dirilebiliyor ve kaldığımız yerden dövüşe devam edebiliyoruz. Hatta bu sırada bizi öldü zanneden düşmanlarımız arkasını dönmüş gidiyor oluyor ve bunu ciddi anlamda avantaja çevirmek mümkün. Ne var ki, bunu 2. kez yapmak için öncelikle bizi öldüren düşmanımızı alt etmemiz gerekiyor. Eğer bunu başaramadan tekrar ölürsek oyun sonlanıyor ve kayıt noktasına geri gidiyoruz. Öldükten sonra ne şekilde cezalandırılacağımız ise henüz belli değil. Ancak FromSoftware İletişim Müdürü Yasuhiro Kitao’nun söylediğine göre, Souls serisindekinden farklı, kişiselleştirilmiş bir cezalandırma yöntemi oyunda yerini alacak.
RPG Öğeleri Sekiro, Souls serisine göre RPG öğeleri epey azaltılmış bir yapım. Oyunda karakterinizin özelliklerini geliştirmenize imkan sunulmuyor. Aynı şekilde, karakterimizin sağ elindeki ana silahımız olan kılıcımızı da değiştiremiyoruz. İlk etapta bunlar oyunu tekdüze bir aksiyon oyunu haline getiriyor gibi gözükebilir ancak RPG öğelerini çok da sevmeyen oyuncuların oyuna daha kolay adapte olmasını sağlayacağı da bir gerçek. Ancak tabii ki bu demek değil ki oyunda hiçbir RPG öğesi bulunmuyor. Hala karakterimizin yeteneklerini geliştirebiliyor, zırhını değiştirebiliyor ve diğer ekipmanlarının seviyesini yükseltebiliyoruz. Ayrıca karakterimizin bir de mekanik kolu bulunuyor. Şimdiye kadar gösterilen videolarda bu kol ile shuriken (ninja yıldızı) atabiliyor, ateş püskürtebiliyor ve balta kullanabiliyoruz. Tüm bunları ise düşmana uygun şekilde yapmamız gerekiyor. Örneğin balta düşmanlarımızın kalkanlarını kırmak konusunda etkiliyken, ateşe karşı güçsüz olan düşmanlarınızı yakarak kolayca alt edebiliyorsunuz. Yani mekanik kol dövüş mekaniklerini oldukça çeşitlendirmiş durumda. Ayrıca daha önce de belirttiğim üzere oyunun işleyişi kısmen daha düz koridor şeklinde olsa da, düşmanlarınıza nasıl yaklaşacağınız sizin elinizde. İster sessizce yaklaşıp, kimseye görünmeden ilerleyebilir, isterseniz de havalı bir giriş yaparak herkesi üstünüze çekebilirsiniz. Bu tamamıyla size kalmış. Ayrıca haritada bulabileceğiniz çeşitli materyaller de mevcut. Bu materyaller ile çeşitli dövüşleri daha kolay hale getirmeniz ya da farklı yöntemler izlemeniz mümkün. Yani haritanın her köşesini aramakta fayda var. Ayrıca bu eşyaların kullanımını daha kolay ve muhtemelen daha mümkün hale getirmek üzere Sekiro’ya oyunu durdurma (evet bildiğiniz pause) eklenmiş. Bu değişiklik, Souls serisindeki gerginliği bir nebze olsun azaltacak gibi gözüküyor.
Mükemmel Tasarımlar FromSoftware düşmanlar konusunda Sekiro’da da oldukça iyi bir iş çıkartmış gibi gözüküyor. Tüm düşmanlar -özellikle bosslar- kendine has tasarımlara ve dövüş sırasında da değişebilen mekaniklere sahip. Ayrıca bossların da bizim gibi yeniden dirilme özelliği bulunuyor. Bu da can barının hemen üstünde bulunan elmas şeklindeki kutucuklarla temsil ediliyor. Yani bir bossu bir defa öldürmek yetmiyor. Karakter tasarımlarının tamamlayıcısı diyebileceğimiz animasyonlar ise göz kamaştırıcı denebilecek düzeyde. Şu ana kadar yayınlanan tüm videolarda animasyonlar oldukça akıcı ve tutarlı gözüküyor.
Sekiro, hikaye anlatımı konusunda da Souls serisinden ayrılan bir yapım. Sekiro, Souls serisinin aksine daha net bir hikaye anlatımına sahip. Ancak Souls severlerin hemen kızmasına da gerek yok. Hala arka taraftaki onlarca ayrıntıyı birleştirerek ulaşılması gereken bir hikaye de bulunuyor. Oyunun grafik anlamında inanılmaz bir deneyim sunmayı vadetmediğini de belirteyim. Ancak bunu bir eksik olarak görmemekte fayda var. Ne de olsa FromSoftware harika çevre tasarımlarıyla grafikleri rezalet olan bir oyunu bile çok üst seviyeye taşıyabilecek bir stüdyo. Son olarak, Sekiro’da Souls serisinden farklı olarak bir soundtrack bulunduğunu da eklemekte fayda var. Yani artık boss savaşları dışında, tüm oyunu müzik eşliğinde oynayacağız.
Bekleyiş Yazının hemen başından itibaren anlattığım gibi, Sekiro: Shadows Die Twice, Souls serisinin veliahdı olsa da Souls serisinden oldukça farklı bir yapım. Ancak bu ayrılığa sebep olan hamleler oldukça yerinde yapılmış gibi gözüküyor. Öyle ki Sekiro: Shadows Die Twice, Souls serisini sevenlerin ilk andan itibaren başından kalkmak istemeyeceği, aynı zamanda Souls serisine ısınamamış oyuncuların da keyifle oynayabileceği bir oyun olmak yolunda emin adımlarla ilerliyor. Takvimlerde 22 Mart’ı işaretlemekte fayda var.