Kayıt olmanız sitemizde tam bir katılımcı olmanızı sağlayacaktır. Sitemizedeki beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, mesajlaşma sistemini kullanabilir ve daha fazlasını yapabilirsiniz.
Son yıllarda kendimi teslim ettiğim pikselli dünyanın son üyelerinden biri olan The Last Door, bölümler halinde tasarlanan bir yapım. Küçük bir bağımsız oyun yapımcısı grup tarafından geliştirilen oyun hakkındaki önemli detaylardan biri de oyunun tarayıcı / browser üzerinden oynanıyor olması. Böylece herhangi bir kurulum yapmanıza da gerek kalmıyor. Bir önemli detay daha var ve o da oyun için herhangi bir ücret belirlenmemiş olması. Tamamen yapılan bağışlar sayesinde geliştirilen oyun, gereken miktar toplandıkça yeni bir bölüme kavuşuyor. Serinin ilk bölümü olan The Letter, Kickstarter üzerinden yapılan bağışlarla tamamlanırken, an itibariyle oyunun sitesinde “Memories” adlı ikinci bir bölüm daha bulunmakta. Sıradaysa bağış bekleyen “The Four Witnesses” ve “In the Shadows” adlı üçüncü ve dördüncü bölüm yer alıyor. Bu kadar laf kalabalığından sonra artık oyuna geçsem fena olmaz sanki, hı?
The Last Door, bizi 1890’ların karanlık ve gizemli İngiltere’sine götürüyor. Dramatik bir sahneyle açılan ilk bölümde, karakterimizi kontrol edip türün gerektirdiğini yerine getiriyor ve etrafı dikkatlice araştırıp sonuca ulaşmaya çalışıyoruz. Bu noktada oyunun pikselli, hatta biraz “fazla” pikselli olması neticesinde gözler yorulabiliyor ama en nihayetinde sonuca ulaşılıyor. Öte yandan görsellik sizi yorsa da oyunu rahatça kavrayabilmenizi sağlayacak bir detay daha var ve o da oyunun ilk bölümünün Türkçe dil desteği sunması. (İkinci bölümde şimdilik sadece İngilizce ve İspanyolca dil desteği mevcut.) Görsellik ve dil desteği gibi teknik detaylardan bahsederken, oyunun atmosferini güçlendiren iki detaya daha değinmem gerekiyor. Birincisi, sesler oldukça başarılı ve oyuncuyu moda sokuyor, (Moda girmek için oyunun da bir önerisi oluyor en başta: En iyi deneyim için oyunu karanlıkta ve kulaklıkla oynayın.) ikincisi de müzikler oldukça sağlam. Oyunun atmosferini bir hayli güçlendiren müzikler, Kanal D’deki İhanet dizisindeki bazı melodileri de anımsatmadı değil bana. (Evet, izliyordum.)
Fark ettiyseniz hikâyeden hiç mi hiç bahsetmedim çünkü oyunun heyecanını kaçırmak istemedim. Bundan 120 küsur yıl öncesine yolculuk edeceğinizi ve kendinizi karanlık, gizemli bir atmosferde bulacağınızı bilmeniz yeterli şu noktada. Grafik takıntısı olan oyuncular için bir şey ifade etmese de türe yabancı biri olarak beni bile başına kilitleyen The Last Door’u tavsiye ediyorum.