Kayıt olmanız sitemizde tam bir katılımcı olmanızı sağlayacaktır. Sitemizedeki beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, mesajlaşma sistemini kullanabilir ve daha fazlasını yapabilirsiniz.
Her bölüm sonrası yeni bölümü merakla beklediğimiz, ilk sezonun son bölümüne geldiğimizde hiç bitmesin istediğimiz The Walking Dead (TWD) efsanesinin yeni serisi başlamak üzere ve aylardır nefeslerimizi tutmuş, hepimiz gelecek haberleri kovalıyoruz. Telltale Games ilk sezonla öyle bir gürültü kopardı ki içimiz dışımız The Walking Dead olmuşken bile oyuna kayıtsız kalamamıştık hatırlarsanız. Ben bile Telltale Games’in bu dizi formatı yaklaşımına gıcık olup sezonun beş bölümden oluşmasına bir hayli söylenmiştim. Şimdi düşününce “İyi ki yapmışlar, çok da güzel olmuş!” deyip bir güzel günah çıkarıyorum size şurada.
Beşinci bölüm ucu açık bir şekilde bitince, o karamsar TWD dünyasında takılıp kalmıştım uzun süre. Çok büyük fa-natiği olamadım bu markanın, açık konuşayım. “Yılın Oyunu” gösterilmesine bile ufaktan atar yaptığım oldu. Aylar sonra düşününceyse Telltale Games’in beni en çok şaşırtan ve aklıma kazınan oyununa imzasını attığını söyleyebilirim. Lee’nin ve Clementine’ın bir zombi istilasında neler hissedebildiğini bu kadar derinden yaşayabilmemizin en büyük mimarı grafikler, oyun mekanikleri ve diğerleri değildi işte. TWD’i bu kadar güzel yapan şey, kuşkusuz senaryosuydu.
400 Days dünyası bu kez bir benzinlik kenarında, üzerinde resimler asılı bir panoyla bizi selamlıyor. Geride kalan sezondaki yere çok yakın, yollar ve yerler fark edebiliyorsunuz hemen. Panoya baktığımızda beş farklı kişinin fotoğrafı karşımıza çıkıyor, yanlarında kayıp kişilerin bilgileri var, umutsuzluk panodan başlıyor yani. Bu beş kişinin her biri bizi farklı bir hikâyeye götürüyor ve 400 günlük bir süreci kapsıyor. Bonnie, Shel, Russell, Vince ve Wyatt arasından ilk kiminle tanışmak istersiniz? Panodaki sıraya göre 400 gün kronolojisi de aynı fakat istediğinizden başlayabiliyorsunuz, fark etmiyor. Kritik nokta şu ki 400 Days ilk sezondaki kişisel tercihlerinizi ve gidişatınızı aktarabiliyor oyun başında. Eğer sezonu oynamadıysanız, ikinci sezona işlenecek bu 400 Days’teki tercihleriniz. Yine bir nevi kendi tercihlerinizle kuruyorsunuz oyunu ve bunu bilmek bile kocaman bir artı yazıyor oyunun hanesine.
Senaryo başarısından bahsetmiştim ya, daha oyunun ilk dakikalarında karakterleri önceden tanımasanız bile, sanki onlara çok yakınmışsınız gibi hissediyorsunuz. Seçtiğiniz her cümlede biraz daha sizden biri oluyorlar. Verdiğiniz karar sonrası araç kaçırmanız gerektiğinde ilk önce nereyle etkileşime geçeceğinizi dikkatle seçmelisiniz ki gelecekte bu, başkasının hatırladığı kötü bir anı olarak kalmasın. Cevap vermek için sınırlı zaman var ama bir değil, birkaç kez ne diyeceğinizin dilemması içinde buluveriyorsunuz kendinizi. Verdiğiniz cevaplarla karakterlerden birini yalancının önde gideni yapmış olabilirsiniz ama ben inatla tanımadığı kişiye bile doğruları söyleyen, çaresiz bir insan evladı yapıyorum mesela ve haliyle hepimizin sonu farklı oluyor.
Çok fazla detaya girmek istemiyorum, dediklerim tercihlerinizi etkilesin istemiyorum çünkü 400 Days, iki sezon arasında öyle güzel bir köprü kuruyor ki bundan sonra neler olacağını, bu insanların neler yapacağını deli gibi merak ediyorum. Telltale Games, hikâye takibi yanında her bireye kendini savunabilmesi için interaktif bir süreç de sağlıyor, belli anlarda belli tepkiler vermeniz tamamen hızımıza veya tercihlerimize bağlı oluyor.
Anlatımların ve karakterlerin bu kadar gerçekçi olduğu oyunlar nadiren piyasaya düşüyor maalesef. Bu yüzden naçizane fikrim, The Walking Dead ve Telltale Games hazır bunu ilk sezonla kanıtlamışken, kesinlikle es geçilmemesi gereken bir yapım var ortada. Eğer hiç oynamadıysanız, sadece 400 Days’e değil, ilk sezona da mutlaka bakın.