Kayıt olmanız sitemizde tam bir katılımcı olmanızı sağlayacaktır. Sitemizedeki beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, mesajlaşma sistemini kullanabilir ve daha fazlasını yapabilirsiniz.
Eskiden oyunlarda uzaylılar, garip yaratıklar neyse, şimdi oyunlarda ve hatta filmlerde, dizilerde, zombiler aynı kıvamda. Bir düşman mı lazım? Koy zombiyi, en popüler düşman olsun. Ne var ki State of Decay’da zombiler, bu kıvamda değil zira oyun The Walking Dead gibi, tam anlamıyla bir zombi istilası üzerine kurulmuş durumda.
Oyunu ilk duyduğumda basit, iki boyutlu bir aksiyon oyunu oynayacağımı sanıyordum (Hangi oyunla karıştırdım acaba.) fakat sonra oyunu açınca anladım ki tamamıyla üç boyutlu ve son derece geniş bir oyunla karşı karşıyayım.
Zombiler dünyayı ele geçirmiş durumda ve aynen The Walking Dead’deki gibi kurtulan insanlarla bir araya geliyor, onlarla korunaklı bölgelerde yaşam mücadelesi vermeye çalışıyoruz. Umutsuz ve zor bir hayatta kalma mücadelesine hazırsanız, gelin detayları anlatayım.
Uçsuz bucaksız bir arazi İstediğiniz yerine gidebileceğiniz, kocaman bir alan düşünün. Buraya hayatta kalmaya çalışan insanlar, terk edilmiş araçlar, bolca zombi ve tonlarca eşya serpin. İşte State of Decay, işte onun keşfedilmesi tüm zamanınızı alacak dünyası...
Oyunda bir tane karakteri kontrol etmiyorsunuz. Daha doğrusu, etmeyebiliyorsunuz. Sahip olduğunuz ilk karakter yorulabilen, sıradan bir insan olduğu için uykuya ihtiyaç duyuyor ve o uyurken, başka karakterlere geçiş yapmak isteyebiliyorsunuz. Çevrede dolaştıkça çeşitli bölgelerde insanlarla tanışıyor ve onlarla arkadaş olup daha sonra ekibinizin bir üyesi yapabiliyorsunuz. Her karakterin kendine has özellikleri bulunuyor ama hiçbiri çok güçlü veya gerçekten çok büyük fark yaratacak bir özelliğe sahip değil.
Olay tamamıyla görev yapmak ve kendinize sığınaklar oluşturup zombilerden uzak bir yaşam kurmak üzerinde dönüyor. Geceleri ortam iyice tehlikeli bir hale geliyor, o yüzden gerekli eşyaları arama işini gündüz yapıyorsunuz.
Çevreyi araştırmadan önce gitmeniz gereken yerleri haritanızda görüyorsunuz. Medeniyete ulaştığınız bir bölgede, yüksek bir noktaya çıkarsanız da çevredeki binaları ve zombileri işaretleyerek haritada belirmelerini sağlayabiliyorsunuz.
Her binanın içinde mutlaka araştırılacak bir yerler bulunuyor. Bir dolabı araştırmak, bir çekmeceyi açmak bile zaman alıyor ve bunu yaparken saldırıya açık hale geliyorsunuz. Eğer işleri daha hızlı hale getirmek isterseniz, risk alıyorsunuz ve daha çok ses çıkararak, işlemi daha hızlı bitiriyorsunuz. Bulduğunuz eşyaları çantanız el verdiği ölçüde yanınıza alabiliyor ve çantanız büyük olsa bile eşyaların ağırlığını da göz önünde bulundurmak zorunda kalıyorsunuz. Bulduğunuz eşyaları üslerinizden birinde saklamanız mümkün oluyor ve getirdiğiniz tüm eşyalar, o bölgede yaşayan insanların faydasına kullanılabiliyor; bunun sonucunda da Influence puanınız yükseliyor. Bu puan yükseldikçe bölgedekiler size güveniyor, onlardan daha çok yardım alabiliyorsunuz.
Bayağı geniş ve kapsamlı bir oyun State of Decay. Detaya insem konu çok uzar. Bu kadar geniş bir oyunun grafiksel anlamda da iyi olmasını beklerdim ama ortada çok büyük bir frame rate ve kaplama sorunu var. Oyun -özellikle araba kullanırken- çok fazla kare atlıyor ve kaplamaları geçtim, nesneler çok sonra ekranda beliriyor. Oyun bırakın şimdiki nesli, geçmiş neslin bir ürünü gibi duruyor.
Eğlenceli ve bir o kadar da zor bir oyun olmuş State of Decay. Karakterlerinizi bir bir kaybetmek işten bile değil. (Öldüklerinde tamamıyla yok oluyorlar.) Dövüş yeteneğiniz iyi olduğu kadar araştırma ve planlama yeteneğiniz de iyi olmalı oyunda başarılı olabilmek için. Zombi temasına karşı ilginiz varsa State of Decay’i mutlaka denemelisiniz.