Kayıt olmanız sitemizde tam bir katılımcı olmanızı sağlayacaktır. Sitemizedeki beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, mesajlaşma sistemini kullanabilir ve daha fazlasını yapabilirsiniz.
Zombi tepelemek asla eskimeyecek bir ata sporu gibidir bizim için. Evil Dead izleyerek, Resident Evil oynayarak büyüyenler ne demek istediğimi anlamışlardır. Şimdiye kadar sandbox türünde özgürce zombi tepeleme hayali kuranlar için Dead Rising 2: Off the Record (DR2OTR) güzel bir kıyak yapmış. Oyunda hem Story, hem de Sandbox modu var; üstelik iki modu da arkadaşınızla birlikte co-op olarak oynamanız mümkün. Story modunda ilk oyundan tanıdığımız Frank West’i kontrol ediyoruz; onun dışında oyunun senaryosu, DR2’nin karbon kopyası gibi.
Olaylar yine Fortune City’de geçiyor. Frank eskiden zombilerin korkulu rüyasıyken şimdi para karşılığı zombilerle ringe çıkan kocamış bir kahraman imajı çiziyor. Eski günlere geri dönmek ve yeniden azılı bir zombi avcısı olmak için kolları sıvayan Frank, boynuna astığı fotoğraf makinesiyle ilk oyundaki gazetecilik ruhunu kaybetmediğini bize gösteriyor. Frank birden kendini önceki oyundaki Chuck Greene ile yer değiştirmişçesine DR2 ile aynı senaryonun içinde buluyor. Dolaştığınız mekanların, yaptığınız görevlerin ve hatta sizi iyileştiren yiyeceklerin, içeceklerin bile önceki oyunla birebir aynı olması son derece can sıkıcı olmuş. Bir tek Uranus Zone adındaki lunapark eklenmiş yeni mekan olarak. Geri kalan mekanların tümü DR2 ile aynı. DR2’yi dibine kadar oynadıysanız, DR2OTR’nin senaryo modunu baştan sona oynamak, size aynı DVD’yi farklı bir kamera açısından tekrar izlemekten daha çok haz vermeyecektir. Bu nedenle Capcom bize DR2OTR’yi pekala bir DLC olarak sunabilirmiş.
Peki oyunlar arasında hiç mi fark yok? “DR2, GTA III ise DR2OTR, GTA: Vice City’dir.” demek isterdim ama tam olarak öyle değil. Yani bu oyun DR2’ye göre daha pastel renklere sahip. Etrafınız daha bir striptiz kulüpleriyle, Casino’larla, barlarla dolu ama maalesef senaryo modu küf kokuyor. Yine de oyun mekaniklerinde bir hızlanma var. Yükleme süreleri ciddi oranda kısalmış. Kamera açılarındaysa bir fark göremedim, kamera sistemi hala sıkıntılı. Sağlığı ve silahları aynı yere tıkan zihniyeti de anlamak mümkün değil. Kaç kez bir silaha ulaşmaya çalışırken yanlışlıkla cips yediğimi hatırlamıyorum bile!
Ballı zombi tatlısı, aman hadi hayırlısı Gelelim oyunun kaymaklı kısmına, yani Sandbox moduna. Kim ne derse desin, koca bir şehir dolusu zombiyi dilediğince öldürmek kadar zevkli bir şey olamaz. Zombilerin ağzına kopuk bir el sokup kafasına trafik konisi geçirdikten sonra pataklamak, binlerce zombinin üzerine çöp arabası sürmek, beyzbol sopasını veya gaz tüpünü çivilerle birleştirip zombilerin kafasına geçirmek nasıl sıkıcı olabilir ki? Günlerce oynadıktan sonra sıkılsanız bile gidip Casino’daki makineleri parçalayıp içinden çıkan paralarla, pervaneleri keskin bıçaklardan oluşan uzaktan kumandalı helikopter, alev makinesi veya 4x4 bir cip satın alabilirsiniz.
Hadi diyelim ki özgürce dolaşabildiğiniz, tıka basa zombilerle dolu şehirde zombi kesip biçmekten sıkıldınız ve canınız görev yapmak istedi. O zaman da imdadınıza Sandbox modunda yer alan 30 adet Challenge bölümü yetişiyor. Her Challenge’ı açmak için belli sayıda zombi öldürmüş olmanız gerekiyor. İlk baştaki Challenge’ler az sayıda zombi leşi gerektirirken ilerdeki Challenge’ları açmak için binlerce zombi öldürmeniz gerekiyor.
Zombileri “maintenance” odasında kendi yaptığınız silahlarla öldürdüğünüzde ekstra PP kazanıp daha hızlı seviye atlıyorsunuz. Alakasız görünse de bulduğunuz rasgele iki nesneyi birleştirmekten çekinmeyin. Etrafta bulacağınız bir boru ile havai fişeği birleştirdiğinizde kendinize şık bir roketatar yapabilirsiniz. Kendi üreteceğiniz silahlar ne kadar yaratıcıysa kazanacağınız PP de o kadar fazla oluyor. 100 PP veren tırmık ile pompalı tüfeği herkes akıl eder de çim biçme makinesi ile uygun bir nesne birleştirmeyi akıl ederseniz, öldürdüğünüz zombi başına 250 PP alıp çabucak seviye atlayabilirsiniz.
Hızla seviye atlamanın bir diğer yolu da zombilerin resimlerini çekmek. Erotik, korku ve saldırı gibi farklı temalarda çekeceğiniz resimlerle PP kazanabiliyorsunuz. Bu arada sık sık tuvalete uğramayı unutmayın; çünkü oyun, tuvalete girince kayıt oluyor.
Yazıma son vermeden önce oyunda beni en çok güldüren olayı da anlatayım. Yüzlerce zombi üzerime çullanınca ölmemek için viski, votka, ne bulduysam içtim. Tam öleyazmışken sağlığımı iyileştirmek için mecburen çöpten çıkan kokuşmuş hamburgeri yemek zorunda kaldım ve yerlere kusmaya başladım. Tam o anda üzerime saldıran zombinin kusmuğa basarak kayıp düştüğünü görünce gülmekten yarıldım!