Kayıt olmanız sitemizde tam bir katılımcı olmanızı sağlayacaktır. Sitemizedeki beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, mesajlaşma sistemini kullanabilir ve daha fazlasını yapabilirsiniz.
Olli Harjola, Otto Hantula, Tom Jubert ve Carlo Castellano isimli dört arkadaşın ortak yapımı olan The Swapper, bizleri uzayın uçsuz bucaksız boşluğundaki “Chori V” isimli bir gezegene götürüyor. İnsanoğlu dünyadaki kaynakları tüketmiş, uğraşlarına kaynak sağlamak adına keşiflere çıkmıştır. Bu keşiflerden birinde keşfedilen Chori V, aranan kaynaklar açısından zengin bulunmuş ve üzerine kaynaklarını çıkarmak ve işlemek için tesisler kurulmuştur. Her şey sorunsuz bir şekilde ilerlerken olan olmuş, Chori V gezegeniyle olan bütün irtibat kesilmiştir. Bunun üzerine yola çıkan ve Chori V’e varan karakterimizin asıl amacı da bu sırrı çözmek. Böyle bir hikâyeye sırtını yaslayan The Swapper, hikâyesinin başlangıcının aksine hem senaryosu, hem de oynanışıyla klişelerden uzak ve kimseyi taklit etmeyen bir yapım olmayı başarmış. Oyunun başlangıcıyla gözler önüne serilen grafikler, bağımsız yapımlar arasında kendini hemen belli ediyor. Grafiklerin kalitesinden güç alan atmosfer de yalnızlık hissini yeterince hissettiriyor.
“Bir platform oyunu ne kadar yalnız hissettirebilir ki?” diye sormaya başladığınız andaysa oyunun müziklerine kendinizi kaptırıyorsunuz. Enstrümantal bir yapıda olan müziklerde ağır basan piyanonun sesi yeri geldiğinde gerilimi, yeri geldiğindeyse acele etmeniz gerektiği hissini başarılı bir şekilde veriyor. Atmosferi bir kenara bırakır da oynanışa geçersek burada da tamamen özgün bir yapımla karşılaşıyoruz. Oyun adeta oyuncularına “Tamamıyla itaatkâr ve sizinle aynı özelliklere sahip klonlarınızdan oluşan küçük bir orduyla neleri başarabilirsiniz?” sorusunu soruyor.
Oynanış kendimizi klonlamamız, bizimle aynı anda aynı şekilde hareket eden klonlarımızla bir uyum tutturmamız ve bu klonlar arasından gerçekte hangisi olacağımızı seçmemiz üzerine kurulmuş. Burada dikkat etmemiz gereken birkaç nokta bulunuyor. Bu noktalardan ilki, aynı anda en fazla dört klonumuzun var olabilmesi, ikinci noktaysa klonlarımızdan birine fiziksel bir temasta bulunursak klonumuzun yok olması. Dikkat etmemiz gereken son noktaysa ışıklar. Evet, ışıklara da dikkat etmemiz gerekiyor çünkü mavi ışık altındaki bölgelerde klonlarımızı oluşturamıyor, kırmızı ışık altındaki bölgelerde klonlarımızdan gerçekte hangisi olacağımızı seçemiyor ve pembe ışık altındaki bölgelerde bu iki önemli özelliğimizden de mahrum kalıyoruz. Bu ışıklarla bezenmiş platformlardaki bulmacalar oyun ilerledikçe çok daha zorlayıcı bir hal alıyor. İlk başlarda sadece ışıklara dikkat etmemiz yeterliyken, daha sonraları değişken ışıklara ve platform öğelerine çok hızlı bir şekilde tepki vermemiz gerekiyor.
Bulmaca çözmekten artakalan zamanlarda Chori V’teki tesislerde dolaşarak bulabileceğimiz bilgisayar terminalleri, bu gezegendeki yaşama ve oradaki insanların ortadan kayboluşuna dair tamamlayıcı kayıtlar içeriyor. Özellikle kendisiyle tanışma şerefine erişebildiğimiz Dr. Chalmers tarafından girilen kayıtlar, senaryonun derinliğini fark edebilmek adına çok önemli bilgiler içeriyor. Uzun lafın kısası, çok başarılı bir oyun olduğunu çekinmeden söyleyebileceğim The Swapper’ı genç, yaşlı, kadın, erkek demeden herkese öneriyorum. Bu arada aman ha kayalara dikkat edin, atalarımız “ummadık taş, baş yarar” diye boşuna dememiş.