Sınırları zorlamak”, medeniyeti ileri taşıyan felsefenin sloganı olabilir. Bilim ve sanat icra edenler, bu düsturla hem kendi, hem de toplumun kalıplarını kırarak bütün insanlığa hizmet etmeye çalışırlar. Sürrealizm akımı, daha Türkçe bir ifadeyle gerçeküstücülük ise herkese hitap etmez ama sanatın ileriye bir adım daha atmasının bazen en zor, bazen de en kolay fakat en etkili tarzı olduğu yadsınamaz. Aynı durum oyun dünyası için de geçerli. Eğer sürrealizm, ana akım oyunlarda etken olsaydı bence bugün kendini fazlasıyla tekrar eden tasarımlardan ve fikirlerden muzdarip olmazdık. İşte Zeno Clash II, bu önermenin doğruluğunu test etmemi sağladı.
Zeno Clash II, ilk oyunun kaldığı yerden devam ediyor, yaşayan en yaşlı canlı olan, çift cinsiyetli anne - babanın hapishaneden kaçırılmasıyla başlıyor ve daha ne olduğunun farkına varmadan hikâye Golem’a başkaldırı şekline bürünüyor. Oyuncuya bir önceki oyunu oynamış gibi davranan oyunları anlamak mümkün değil. Neyse ki küçük bir araştırmayla hikâyedeki eksiklikleri kapatmak mümkün olsa da karakter modellemelerini gördüğünüzde oyuna devam etmek ister misiniz, bilmiyorum.
Bir kere oyunda gerçek dünyada gördüğünüz hiçbir canlıyla karşılaşmayacaksınız. Temelde insan olan ama hayvanlarla kombine edilmiş karakterler var her yerde. Üstelik bildiğiniz hayvan türlerinin karışımı olanları görmek psikolojinizi hiç de olumlu etkilemiyor. Şahsen farklılıklara saygılı, belki de farklı olanın kendisi olduğunu düşünen, bütün fikirleri dinlemeye açık biriyim. Gel gör ki Zeno Clash II’yi oynarken çektiğim ıstırabı anlatmam mümkün değil. Açıkçası benim ruh sağlığıma iyi gelmedi ama her şeye rağmen yapımcıların özgün, kesinlikle etkileyici ve akıllı tasarımlara imza attıkları bir gerçek.
Sürrealizmin oyun dinamikleri
Birinci şahıs bakış açısına sahip bir “sokak kavgası” oyunu olan Zeno Clash II’nin oynayış dinamikleriyse dikkat çekici, hatta zevkli bile denilebilir; yumruklarla düşmanı sersemlet, tutup biraz daha vur ya da sert bir yumrukla onu yere düşür ve tekmele şeklinde. Yumruklarınıza ek olarak, etrafta bulduğunuz menzilli silahlar da mevcut. Yalnız bunları düşmanın yakınında ateşleyemiyor ve mecburen o silahları sopa gibi kullanıyoruz ki üstelik iki ya da üç vuruşta kırılıyorlar. Zaten cephanesi az olduğundan bunları kullanmanın bir mantığı da kalmıyor.
Dövüşlerde tek başımıza değiliz. Grant, yani yönettiğimiz karakter liderlik puanı paraleli kadar kardeşlerini yanına alabiliyor. Bir dövüş başladığında istediğiniz karakterleri dövüş için aktif hale getirebilirsiniz. İkinci bir dövüşte bu yardımcıları tekrar aktif olarak kullanmak için tamamen iyileşmelerini beklemek gerekiyor. Dolayısıyla bir dövüşte hepsini aktif hale getirmektense tek tek kullanım daha uygun oluyor. Zaten düşmanların ve müttefiklerin yapay zekâlarının olmaması (?) ister istemez bu sistemi sekteye uğratıyor. Yine de co-op olarak oynayacak bir arkadaşınızı bulursanız, her şey çok daha farklı olacaktır.
Liderlik puanına ek olarak güç, sağlık ve dayanıklılık barları mevcut. Seviye atlayarak bu özellikleri geliştirmek mümkün ama bunlardan en kritik olanı dayanıklılık ki oyunda üst üste ne kadar yumruk sallanacağı buna bağlı. Eğer bu bar boşalırsa karakter nefes nefese kalıyor, yumruk sallayamıyor ve saldırılara açık hale geliyor.
Karakter gelişimi mevcut olsa da oyun bir RPG değil çünkü bütün diyaloglar, ara sahnelerden oluşuyor ve hikâyenin gidişatını değiştirmek mümkün olmuyor. Yan görevler bulunsa da ne kadar ilginizi çeker bilemiyorum. Gidişatını belirleyemediğimiz görevleri sırayla yaparken aşmamız gereken mesafeler can sıkıcı ama etraftaki hızlı seyahat noktalarını aktifleştirerek zamandan kazanabilirsiniz.
Sonuç olarak Zeno Clash II, yetersiz kaplamalara rağmen kesinlikle farklı modellemelere sahip bir aksiyon / dövüş oyunu. Yapay zekânın zayıf olmasına ek olarak aksiyonun kendini tekrar etmesinin oynanabilirliği düşürmesine rağmen ilerideki farklı tasarımları görme güdüsüyle bu eksikliği göz ardı edebiliriz. Zeno Clash II beni fazlasıyla rahatsız etse de oyun dünyasının sürrealist yaklaşıma ihtiyacı olduğunun kanıtıdır. Daha iyi bir oynanabilirlik ve grafik kalitesi olsa ana akım oyunlara etkisi inanılmaz olabilirdi ama bu haliyle vasat bir oyundan öteye geçemiyor.