Kayıt olmanız sitemizde tam bir katılımcı olmanızı sağlayacaktır. Sitemizedeki beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, mesajlaşma sistemini kullanabilir ve daha fazlasını yapabilirsiniz.
Yeni Star Trek Into Darkness’ı, yani sinema filmini biliyor olmalısınız. J.J. Abrams’ın yönettiği yeni sinema filmiyle beraber son iki film, Star Trek’in bambaşka bir kıvama kavuşmasını sağladı. Daha önce Jean-Luc Picard gibi orta yaş üstü kaptanların ve karakterlerin rol aldığı Star Trek evreni, bugüne kadar ağırbaşlı bir bilimkurgu olarak bilinirdi. Ta ki sevgili genç yönetmen kardeşimiz J.J. Abrams öyküyü ele alıp kendi kafasına göre film çekmeye başlayana kadar. J.J. kardeşimiz Star Trek evrenini öyle bir ergenleştirdi ki orijinal seriden Kaptan Kirk’ün, Spock’ın ve diğer kahramanların uzay gemisi Atılgan’daki ilk yıllarını anlatan filmlerde haliyle bu karakterlerin 20’li yaşların başındaki gençlik dönemlerini görüyoruz. Ancak Star Trek’i uzun yıllar ağırbaşlı bir bilimkurgu olarak seyrettikten sonra bu yeni kahramanlar bize, annesinden izin alıp evden çıkarak uzay gemisine geldikten sonra göreve çıkıyorlarmış gibi görünüyor.
Şimdi elbette ki ergenlik kötü bir şey değil. Yani aslında kötü bir şey de olabilir ama çok da kötü bir şey olmayabilir. Sonuçta hepimiz ergen olduk. Bu ergenlik dediğimiz süreci, hepimizin içinden geçmek zorunda olduğumuz bir sınav dönemi gibi görmek lazım. Ergen yaşlarımızda hayata karşı geliştirdiğimiz yorum ve bakış açımız, hayatımızın geri kalanını doğrudan etkiliyor. Buna bir ağacın kökleriyle örnek vermek lazım: Ağacın kökleri baştan sağlığını kaybedip toprakta sağlam bir yer edinemezse kalan ömrünün çok başarılı olmayacağını tahmin edebilirsiniz. İlk büyük fırtınada yıkılacak ağaçlar bunlar olur. Ergenlik de böyle bir şey. Ergen yaşlarınızda sağa sola laf yetiştirip burnunuz havada, “ben her şeyi biliyorum” kıvamında yaşamaya başlarsınız, gerçek dünyayla karşılaştığınızda aslında hiçbir şey bilmediğinizi sağlı sollu attığı sert tokatlarla öğretiveriyor hayat size. Yok, ergenlik döneminde ukalalık yapmak yerine ken-dinizi eğitip, çok okuyup, çok öğrenip, çok çabalayıp kendinizi çok geliştirerek köklerinizi sağlamlaştırmak yoluna giderseniz, yetişkinliğe ulaştığınızda mis gibi insan oluyorsunuz, karşınızda kimse duramıyor.
İşte J.J. kardeşimizin Star Trek filmlerini seyrederken de o ukala ergenlerle karşılaştığımı hissediyorum. Kumandanı adama bir emir veriyor, emir arkadaşın bir kulağından giriyor, diğer kulağından çıkıyor. Hayır, ben böyle yapacağım diyerek kendi kafasına göre çatışmaya giren bir ergenle karşılaşıyoruz. Şimdi tabii ki bu tür sahneler, içlerinde fırtınalar kopan ve “ben dünyayı çözdüm, ben bu dünyaya isyan etmek için geldim” diye çığlıklar atan ergenleri mest ediyor. O ergen kardeşlerimiz koşa koşa bu filmlere gidiyorlar ama işte öyle olmuyor be kankalar! Star Trek evreni gerçek olsa komutanının sözünü dinlemeyip “Hayır, ben böyle yapacağım.” diyen Kaptan Kirk muhtemelen en fazla üç - beş dakika hayatta kalabilirdi, sonra insan yiyen bir uzaylının karnında öğütülüyor olduğunu görürdük. Ergenlerin ukala tavırlarıyla evreni kurtarabilmesi ancak filmlerde mümkün oluyor.
Neyse, asıl meseleye dönelim. Şimdi bu filmin oyununu da yapmışlar ama içimden o oyunu anlatmak hiç gelmiyor. Neden gelmiyor? Şimdi neşemiz kaçmasın, modumuz bozulmasın. Şurada iki satır sohbet ediyoruz, çirkin çirkin şeyler yazmak istemiyorum. Bir bilimkurgu sever olarak, bilimkurgu oyunlarıyla karşılaşınca çok seviniyorum, içim içime sığmıyor, tatlı bir sevinçle doluyorum ama sonra oyunu yükleyip de ne kadar acemice hazırlanmış, kötü bir oyun olduğunu görünce bütün neşem kaçıyor. İşte Star Trek de bana bunları yaşattı.
Oyunun öyküsü fena değil. Oradan oraya, buradan şuraya koşturup duruyorsunuz. Senaryo sizi sürekli bir yere sürüklüyor, tamam ama oynanışa gelince büyük hayal kırıklığı. Zor kontroller, kötü grafikler, komik çatışmalar, anlamsız sekanslar... Yani “Filmini yapıyoruz, bari oyununu da yapalım da eksik olmasın.” demişler. Yapmasalar daha iyi olurmuş. Aslında yapmak istedikleri şey biraz Mass Effect kıvamında bir oyunmuş. Üçüncü şahıs bakış açısıyla bir aksiyon oyunu yaratmak istemişler ama olmamış be. Bir emek var, oturup interaktif bir film yaratmak istemişler, animasyonlar ve seslendirmeler falan, bunlar güzel şeyler. 10 sene önce olsa çok etkilenebilirdik ama orada da oyundaki bug’lardan rahatsız olabilirdik. Kısacası, çok özenilmeden hazırlanmış bir oyun olmuş. Umarım ders çıkarırlar ve sonraki Star Trek oyununu gerçekten etkileyici yaparlar çünkü Star Trek evreni çok çekici bir evren ve biz de o evrende oyun oynamak istiyoruz.
Oyunu sadece Star Trek hayranlarına, bu öyküyü yaşama şansını edinmeleri için öneriyorum. Oyunun teknik açıklarına katlanıp sadece öyküye odaklanırsanız, bir bilimkurgu hayranı ve Star Trek takipçisi olarak zevk alabilirsiniz ama mükemmel oyunlar arayan bir çekirdek oyuncuysanız size göre değil. Ayrıca aynı yönetmenin şimdi yeni Star Wars filmlerini de çekecek olması beni çok düşündürüyor. Star Wars zaten doğası gereği hep biraz ergen filmi olmuştu, şimdi iyice bebelere mama kıvamına gelecek. Allah sonumuzu hayretsin kankalar.