Kayıt olmanız sitemizde tam bir katılımcı olmanızı sağlayacaktır. Sitemizedeki beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, mesajlaşma sistemini kullanabilir ve daha fazlasını yapabilirsiniz.
Geçenlerde oyun arşivime baktığımda DiRT 2’yi görmüştüm. Eski olmasına rağmen şimdiye kadar oynadığım en kral yarış oyunu olarak tahtında oturmakta kendisi. Bunun akabinde inceleme şansı bana düşen GRID 2’nin de gündeme girmesi, yarış oyunu hevesimi hepten kabarttı. Detaylara girmeden önce önemli bir ayrıntıyı aradan çıkarayım diyorum. GRID 2 perdesini açalım ve sahneye muazzam bir yarış oyunu çıkaralım.
Sevdiğim, hatta koleksiyonuma kattığım oyunları ilk açtığım zamanlarda kariyer / hikâye modunu eritene kadar oynarım, trophy avlarına çıkarım misal... GRID 2 şu an böyle bir oyun konumunda benim için. Kariyerim başlarken elimdeki otomobil seçeneklerine göz atayım dedim. Gerçi oyunun beni paldır küldür saldığı ilk yarışımda Ford Mustang’le selamlaşmıştım zaten ama garaja da bir uğramak lazım, değil mi? Seçenekler şöyle: Ford Mustang, Nissan Silvia ve Nissan Fairlady. VIP Pass yoluyla eklenen ve az önce saydığım seçenekleri de bu listeye dâhil edin tabii ki. Otomobil seçenekleri genel olarak Tier 1’den, Tier 4’e kadar gruplara bölünmüş ve tabii ki her grupta otomobil dünyasının mükemmel tasarımları karşılıyor sizi.
Oyunun seçenekleri arasında dolaşabildiğiniz ve otomobillerinizi inceleyebildiğiniz garajınız güzel bir sunum kalitesiyle hizmetinizde olacak. Görsel olarak yine harika bir sunum hazırlamış Codemasters. Otomobillerinizi şekillendirip inceleyeceğiniz, kariyerinizle ilgili detayları kurcalayacağınız yer burası ve tekrar söylüyorum, tasarım çok başarılı.
Face-Off ve normal yarışların, Elimination ve Time Attack gibi yine standart modların dışında ilginç seçenekler de var. Bunlardan bir tanesi, ana kuralın hiçbir şeye çarpmamak olduğu, çarpanın direkt olarak diskalifiye olduğu zor bir yarış türü. Oyunun üstünkörü ilerleyen bir hikâyesi de var bu arada. “World Series of Racing” adında bir organizasyon, dünyanın en iyi yarışçılarını bir araya getirmek adına ilginç bir proje başlatıyor. Biz de isimsiz bir kahraman olarak bu projeye dâhil oluyor ve dünyanın farklı noktalarındaki yarışçılara meydan okuyarak onları davamıza çekmeye çalışıyoruz. Kaliforniya’dan, Paris’e ve hatta Dubai’ye kadar uzanan geniş bir çerçeve söz konusu... Oyunun muazzam grafik kalitesi de olaya dâhil olunca ortaya resmen bir şaheser çıkıyor.
Kariyerimin ilk adımlarında favorim tabii ki Ford Mustang oldu. Gerçi bazı yarışları sadece tek bir modelle oynayabildiğiniz için diğerlerini de illa ki kullanıyorsunuz. Ayrıca yine garajınızdaki araçlardan birine ait özel bir meydan okuma yarışı da var. Yarışları tamamladıkça yepyeni seçenekler çıkıyor piyasaya ama bunları satın almak zorunda da değilsiniz çünkü oyun size yeni seçenekleri beleşe veriyor. Kariyer modunda para sistemi kullanılmamış ama multiplayer tarafına gönderilmiş. (Az sonra orayı da kurcalayacağız.) Kariyer modu boyunca en büyük olayınız, hayran sayınızı artırmak olacak. Bu arada ciddi bir şekilde meydan okuyan bir oyun var karşınızda, arcade ve simülasyon karışımı mükemmel bir zorluk derecelendirmesi söz konusu. “Oynanabilirlik?” derseniz, “Yine harika bir Codemasters oyunuyla muhatapsınız.” derim. Oyunun ilerleyen aşamaları, Audi RS5 ve KTM X-Bow R gibi Tier gruplarının lüks seçeneklerine kadar açılıyor. Formula yarışları bile dâhil edilmiş bu listeye. Hoş, drift atan bir Formula otomobili görmek biraz uçuk kaçıyor ama olsun, karşınızda bir Formula oyunu yok sonuçta.
Otomobilleri modifiye etme konusu da önemli. Bir ordu hazır “livery” (Hani şu otomobili canavara dönüştüren tasarımlar...) seçeneği sizi bekliyor. Sponsorlarınızı da seçip son olarak jant seçiminizi de yaptığınız zaman tasarımınız tamamlanmış oluyor. Ben orijinal renklerden yanayım açıkçası ama kendi tasarımını ortaya koymak isteyenler de olacaktır tabii ki.
GRID 2’ye oynanabilirlik açısından tekrar bakınca harika bir oynanabilirlik görüyorum. Yazıma başlarken adından bahsettiğim DiRT 2 ile aynı koltuktalar şu an ki ilerleyen zamanlarda koltukta tek başına oturacak gibi görünüyor. Muhteşem bir yarış hissiyatı vermiş yine Codemasters. Kaza anları o kadar gerçekçi ki kendinize acıyorsunuz böyle bir şeye sebebiyet verdiğiniz için. Codemasters’ın geleneksel “flashback” olayı basit bir kullanımla bir kez daha hizmete sunulmuş. Yapacağınız ciddi kazaları bu sayede geri sararak atlatabileceksiniz. Gaz ve fren dengesi de çok iyi oturmuş bu arada; yani kuru kuru, sadece gaza basarak oynanan bir oyun değil GRID 2. Otomobilinizin marifeti çerçevesinde hız ve fren dengesini sağlam tutmanız gerekiyor.
Oyunun zorluk derecesine ek olarak hasar modu da açılıp kapanabilen bir sistemle sunulmuş yine. Yapacağınız kazaların sonucu sadece görsel olarak oyuna yansısın istiyorsanız, bu ayarı kapalı tutun çünkü açık tuttuğunuz zaman arabanız sadece görsel olarak değil, teknik olarak da hasar görecek. “Gerçekçiliğe önem veririm.” derseniz ve daha dikkatli otomobil kullananlardansanız bu seçeneği rahatlıkla aktif edebilirsiniz. (Aklıma gelmişken bence ben de edeyim, kapalı duruyordu en son.)
Şimdiye kadar övdüm durdum ama oyunun eksileri de yok değil. Mesela gözüme çarpan en büyük eksik kokpit kamerası oldu. Maalesef doğru okudunuz, seçenekler arasında kokpit kamerası yok. Şahsen araç içinden oynamayı çok fazla tercih etmem ama edersem de kokpit kamerasını arar gözüm. En eski oyunlarında bile varken Codemasters’ın neden böyle bir detayı eksik bıraktığını da gerçekten sorgulamak lazım.
Olayın özüne inerek genel bir bakış attığımda çok başarılı bir yarış oyunu görüyorum. Tamam, tam anlamıyla bir simülasyon olmayabilir ama tam anlamıyla arcade de değil karşınızda duran. Asıl hedef noktası da sizi sürekli yarış alanına sürüklemek. Yani garajda otomobilinizin ıvır zıvırıyla uğraşmak yerine yarış alanlarına davet ediyor sizi. Pistlerden bir yerden sonra sıkılabilirsiniz, bu da olası ama görsel olarak her pistin birer sanat eseri olduğunu da not düşeyim. Kokpit kamerasının eksikliğini oyunun en büyük kusuru olarak kayıt altına alayım ve ben artık çekileyim. Eğer tam olarak simülasyon tarafındaysanız, bir daha düşünün ama kesinlikle kaliteli bir yarış oyunundan bahsettiğimin altını tekrar çizebilirim.