Kayıt olmanız sitemizde tam bir katılımcı olmanızı sağlayacaktır. Sitemizedeki beğendiğiniz içerikleri favorilerinize ekleyebilir, mesajlaşma sistemini kullanabilir ve daha fazlasını yapabilirsiniz.
İçinde aksiyon barındırmadığı için orta yaş genel izleyici kitlesinin ancak nüfus sayımı gibi günlerde izlemek isteyebileceği, televizyon yapımlarının insanları ekran başına nasıl asma kilit gibi bağladıklarını gösteren, bizdeki karşılığının Survivor, Kısmetse olur gibi 10 liralık Webcam çözünürlük derecesine eşit IQ seviyesinde olan programlar olduğunu düşündüğümüz, ceketsiz evden çıkmanın görgüsüzlük kabul edildiği, Matrix'in beyin mıncıklayan dünyasının henüz portakalda vitamin olduğu dönemde vizyona giren bu yapım Jim abimizin Carry Carry dönemlerine tekabül etmektedir. Jim Carry'in izlenmeye değer filmlerinden birisidir, gerçek hayat ile televizyon programı arasındaki kalın çizginin nasıl aşıldığını anlatıyor.
2008 yılında yapılmış yerli bir dram filmidir. Çağan Irmak'ın yönetmenliğini yaptığı Issız Adam'da Alper isimli aşçı bir adam vardır. Alper, aşçı olduğu kadar da kadın düşkünü birisidir. Alper bir gün Ada isimli naçizane kendi hayatı bulunan, sadelikten yana ve sakin bir yaşam süren bayanla tanışır. Ona aşık olur ancak aksilikler peşini hiç bırakmaz. Aşk konusunun pek çok sahnede işlendiği filmi, Google üzerinde arayarak çıkan sonuçlar daha fazla fikir sahibi olmanıza yardımcı olabilir.
İlk filmin aksine Peter'in hayatı son derce güzel başlar. Ama güzel devam etmeyecektir. Önceki filmlerden hatırladığımız Harry, örümcek adama karşı fena kin gütmektedir. Üstelik Peter'i de bilmektedir. Babasını biliyorsunuz, aynı onun gibi kendisi de kötü biri haline gelir. Babası Norman kılıklı. Neyse. Bunlar olurken Peter kız arkadaşı ile oturmakta ve umarsızca gök yüzünü izlemektedir. Bu arada havadan bir şey düşer ve oradan da Parker'in motoruna bulaşır. Bu arada da Harry ile Peter'in araları iyice bozulmuştur. Kavga ederler ve Harry geçici bir hafıza kaybına uğrar. Birden fazla üpotik karakterin olduğu filmimizde diğer adam da kum adamdır. Bir başkalaşım geçirerek kum adam olur ve bunca olayın arasında bir o eksiktir.
Film, çalıntı bir minibüste hırsız çetesinin toplanma görüntüleriyle başlar. Daha sonra boyacı kılığında bankaya girerler. Her şeyden habersiz bankanın masum insanları kendilerince sırada durmaktadırlar. Tabi gelişmiş bir banka olmasına rağmen bankadaki kuyruk ülkemizdeki gibi uzundur. Neyse. Çetenin elebaşı klişe olmuş o lafı kullanır. "Herkes yere yatsın" Daha sonra bütün rehineleri haremlik selamlık sıraya dizerler. Bunların telefon ve anahtarlarına el koyarlar. Sonrasında ise rehinelerin empati kurması için onlara kendi hırsız elbiselerini giydirirler. Böylece hiç kimse gerçek hırsızın kim olduğunu anlayamaz.
Filmin adı Fight Club. İlginç diyorum çünkü film büyük bir gizemi barındırıyor. Bütün mevzu bir adamın başının altından çıkıyor. Adam aslında bir şizofren hastası fakat kendisi bunu bilmiyor. Yani olmayan şeyleri türetiyor. Bu adamın aynı zamanda uyku problemi de vardır. Bundan kurtulmak için sürekli ilgisiz alakasız terapilere gider. Orada Marla adındaki bir kadınla tanışır. Bu sırada kafasından uydurduğu bir adamla dövüş kulübü kurmuştur. Çılgınlar gibi birbirlerini döven bir kitle. Arkadaş kendini o kadar kaptırmıştır ki gördüğü halüsinasyonun kendini yönlendirdiğinin farkına bile varamaz. Velhasıl işler böyle gelişir.
V For Vendetta | 2005 | 480p | DVDRip | XviD | AVI
Film, mahsende bir adamın parlamento binasını havaya uçurma girişimi ile başlar. Ama adam başarısız olur. Zaten başarılı olsa filmin devamına gerek yok. Neyse. Yorgan gitti kavga bitti mantığı ile adamı asarlar ve sorun çözülür. Bundan yıllar yıllar sonra ayna karşısında süslenip incicilerin taktığı bu maskeden takan adam ise bu anlattığım hikayeden etkilenmiş olmalı ki bu paramento binasını havaya uçurmak ister. Tabi öncesinde küçük bir deneme yapmalıdır. Bu nedenle adliye sarayına gider. Yolda bir bayanla tanışır ve onu da yanına alır. Tezgahladığı düzeneği çalıştırır ve adliye sarayını havaya uçurur hem de korkunç bir şekilde. Ortamda havası olsun diye de kendi imzasını havai fişek eşliğinde insanlara gösterir.